Obezite Nedir ?
Obezite, kilomuzun belli oranın üzerine cıkmasıdır. DSÖ verilerine göre, 2017 yılı itibari ile dünyada yaklaşık 2 milyar kişi obezite ile müchadele etmektedir. 5-19 yaş aralığında 400 milyon kişi obezdir.
Obezite Nasıl Sınıflandırılır ?
Obeziteyi sınıflandırmak için Vücut Kitle İndexi (BMI; Body Mass Index), VKİ oranı kullanılmaktadır. Bu oran kişinin kilosunun, boyunun karesine bölünmesi ile elde edilecek orandır. VKİ 18.5 ve aşağısı ; Zayıf 18.5-24 ; Normal kilolu 25-30; Kilolu 30-39 ; Obez 40-49 ; Morbid Obez 50-59 ; Süper Morbid Obez 60 ve üstü; Süper süper Morbid Obez olarak adlandırılır.
Obezite vücudumuzdaki tüm sistemlere önemli negatif etkileri vardır. Bunlar:
Yüksek tansiyon kontrolsüz kolestrol değerleri
Tip 2 Şeker hastalığı Metabolik Sendrom
Koroner arter hastalığı
Beyin damar hastalığı inme
Safra taşı
Eklem rahatsızlıkları
Uyku apnesi ve uyku bozuklukları anksiyete depresyon
Hayat kalitesinde düşüklük
Vücud ağrıları, azalmış aktivite
Başta meme ve kolon olmak üzere kansergörülme sıklığında artış
Tüm yukardaki sebeplerden dolayı obez hastalar ölüm oranı artmışdır.
Obez kişiler normal kilolu kişilere göre genelde 10-12 sene daha az yaşarlar.
Tüp mide ameliyatı
Diğer bir deyişle mide küçültme ameliyatı ile mide uzunlamasına adeta bir boru haline gelmektedir. Tüp mide ameliyatı ile midenin yüzde seksenlik kısmı çıkarılmaktadır. Bu nedenle muz mide de denmektedir. Günümüzde obezitenin tedavisinde en sık yapılan ameliyat tüp mide ameliyatı dır. Tüp mide ameliyatı sonrası mide hacmi küçüldüğü için eskisine göre daha az gıda tüketilebilmektedir. Mide küçültme ameliyatı ile midenin açlık hormonu Ghrelin’nin salgılandığı özel kısmı çıkarıldığı için iştahda azalmaktadır.
Laparoskopik (Kapalı) olarak yapılabilir, ağrısı az ve iyileşme süresi kısadır.
Sadece midenin kapasitesi küçüldüğünden fonksiyonları değiştirilmediğinden birçok besin gurubunun az olarak tüketilebilmesi uygundur.
Açlık hormonu üretilen fundus bölgesi çıkarıldığından iştah da azalmış olur
Pilor denilen ve gıdaların mideden yavaş ilerlemesini sağlayan ve böylece sindirimi kolaylaştıran kapak mekanizması korunduğu için dumping sendromu önlenir. Bu sendrom özellikle Mide By pass ameliyatında olabilmektedir. Besinler mideyi daha geç terk ettiği için daha uzun süre tokluk hissi yaşanır.
Bağırsak by pass’ından kaçınılarak; bağırsak tıkanıklığı büyük ülserler kansızlık (kemik erimesi) , protein ve vitamin eksikliği riski ortadan kaldırılır
İkili ameliyatlar için uygun çok yüksek VKİ ne sahip hastalarda (VKİ> 50 kg/m2) ilk aşama ameliyat için çok etkili sonuçlar verir.
Crohn hastalığı gibi hastalıklarda bağırsak bypassı yüksek risk taşımaktadır. Böyle hastalarda Tüp mide ameliyatı rahatlıkla yapılabilir.
Tüp mide ameliyatı geri dönüşümü kısman olabilen bir ameliyattı. Bu ameliyattan 8-10 yıl sonar azda olsa tekrar kilo alımı olabilir. Bu durumda ikinci bir ameliyat ile bypassa ve doudenal switche+ Biliopankretaik diversiyon ameliyatına çevrilebilir ve kisi tekrar kilo verir.
Bu ameliyat sonrası kişiden kişiye ufak farklılıklar olmakla birlikte ilk ay 15 Kg kadar kilo kaybı olmaktadır. Takip eden 2. ayda 10 Kg kayıp, 3. Ay 5-6 Kg ve sonraki aylarda ise ayda 4-5 Kg kilo kaybı olmaktadır. Zaten çok hızlı kilo kaybı olması istenmez.
Tüp mide ameliyatlarından sonra hastanede kalış süresi hastanın iyileşme sürecine bağlı olarak değişkenlik gösterse de genellikle 3 ile beş gün arasında değişmektedir.
Şeker Hastalığı Ameliyatı
Tüm dünyada 360 milyon, Şeker Hastası hastası bulunmaktadır. Bu hastaların % 40’ı aynı zamanda kilo sorunu yaşamaktadır. Bu rahatsızlıkları taşıyan kişilerde yandaş hastalıklar dediğimiz; uyku problemleri, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, diz ağrıları, kan yağları yüksekliği, karaciğer yağlanması, cinsel ve hormonal problemler, kısırlık, bazı kanser türleri sık görülmektedir. Bu hastaların insülin ve diyabet ilaçlarına mahkûm olmaktan kurtulmaları için ameliyat yöntemleri gittikçe artan oranda etkili ve kalıcı sonuçlar sunmaktadır.
Şeker hastalığının temelde iki tipi vardır. Tip 2 şeker hastalığı olan insanlarda insülin üretimi sıfıra yakındır. Dışarıdan insülin iğneleri yapılmak zorundadır. Tip 2 şeker hastalığı tüm hastaların yaklaşık % 90 kapsar. Genellikle insülin vardır, ama yeterli değil ya da insüline karşı direnç vardır.
Şeker hastalığı olanların yaklaşık % 70’i bu hastalıktan ameliyat olarak kurtulabilmektedir. Diğer % 30 luk bir hasta grubu ise bu ameliyata malesef uygun değildir. Bu nedenle fayda görecek hastayı belirlemek çok önemlidir. Bunun için hastanın ameliyat uygun olması için şu özellikle taşıması gerekir :
Tip 2 şeker hastalığı olmalı
İnsülin direnci ve pankreastan insülin salgısını gösteren testlerin ameliyata uygun olması
Şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği, görme kaybı , bacaklarda iyileşmeyen yaraların gelişmemiş olması gerekir.
Beden kitle indeksi 35 Kg/m2’nin üzerinde olması,
HbA1c’nin 7’nin üzerinde olması,
C peptid seviyesinin normal olması,
HOMA-IR indeksinin yüksek olması
Metabolik cerrahi ameliyatları dediğimiz ve aynı zamanda obezite tedavisinde de uygulanan bu ameliyatlardan Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ameliyatı % 40-60 oranında, Roux-en-Y Gastrik By Pass % 80 ile 90 oranında, Mini Gastrik BY Pass ise % 92 oranında şeker hastalarında ilaç kullanmayı bıraktıracak kadar kontrol sağlamaktadır. İlacı bırakamayan diğer hastalarda da insülin kullanıyorsa daha düşük doza geçmekte veya ağızdan alınan oral anti diyabetik dediğimiz ilaçlarla kan şekeri kontrolü sağlanmaktadır.
Günümüzde gelişen tıp sayesinde metabolik cerrahi operasyonu kapalı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Genellikle 4-6 arası küçük kesiler açılarak gerçekleştirilen operasyonlar farklı yöntemlerle yapılmaktadır. Bütün ameliyatlarda ortak özellik mideye müdahalede bulunup iştahı azaltıp gıda alımını kısıtlamak ve ilave olarak gıdaların ince barsağın son kısmına ulaşmasını sağlayacak kestirme yollar yapılmasıdır